Thursday, March 6, 2008

İzzet Tanju: "Jurnal'i yazması için Cemil Meriç'i ben ikna ettim"

Sene 1951... Vefa Lisesi son sınıfta Fransızca öğretmeni Muzaffer Esen
sayesinde sevdiği Fransız şair Baudelaire'den en beğendiği kitabı
Kötülük Çiçekleri'ni okumaktaydı, Beyazıt Kütüphanesi'nde. Yıllar
sonra Odalar ve Borsalar Birliği başkanı olacak arkadaşı Fuat
Miras'tan, Paris'e gittiğinde rica etmişti bu kitabı getirmesini.

O esnada, elinde Fransız şairin kitabını gören bir yabancı yaklaştı ve
ağzından, "Fransız edebiyatına meraklısınız galiba." sözleri döküldü.
Ekledi: "Bizim bir okutman var, Cemil Meriç. Siz de gelseniz ya!"
İstanbul Hukuk Fakültesi'nde okuyordu ve bunun için Edebiyat
Fakültesi'ne gitmesi gerekecekti. Önemsemedi... 1952'nin 2.
sömestresinde aynı yabancıyla tekrar karşılaştı. Dünmüşçesine yaptığı
daveti unutmadığını hatırlattı: "Gelmediniz." Bu sefer kaçış yoktu...
Cemil Hoca'nın dersini dinlemek üzere sıradaki yerini almıştı. Önce
önemsemedi; ama onun Fransızcaya hakimiyetini görünce kayıtsız
kalamadı. Meriç, ders yılı sonunda talebelerini Çengelköy'deki evine
çağırmayı âdet haline getirmişti. Öğrencileri arasında bulunan Ali
Özgüven, onu da çağırdı. Bahçede oynayan Ümit'in (Meriç) "Baba talebe
geliyor." diye haber verdiği öğrenci grubuna artık o da dahildi.
İzzet Tanju, yakın bir zaman sonra gözlerini kaybedecek ve ışığı
alındıktan sonra "Nemesis neyimi kıskandın?" sorusunu soracak Cemil
Meriç'in okuyan gözü olur, çok geçmeden. Tıpkı Berke Vardar, Server
Tanilli, Ali Özgüven ve ilerleyen yıllarda ortaya çıkan Bülent
Tahiroğlu gibi... Cemil Meriç; "İzzet Tanju olmasaydı, Hint Edebiyatı
ve Jurnal yazılamazdı." der. Gerçekten de Hint Edebiyatı'nın
yazılmasında aktif rolü İzzet Tanju üstlenir. Ama Mağaradakiler'de
kısmen müdahil olan İzzet Tanju; Kırk Ambar'ın yazım sürecinde esere
adını verecek kadar yakınındadır Meriç'in: "Kitabı bitirdik. 'Adı ne
olacak?' dedi, ben de gırgırına 'Ya bu Kırk Ambar'a benzedi. Ne
ararsan bulunur, derde devadan gayrı.' deyince, adı öyle olsun istedi.
Gırgırına çıkmış bir laftı."

Cemil Meriç'e Hint Edebiyatı'nı yazdıran Bülent Ecevit'tir!
32 sene boyunca Cemil Meriç'in yanından ayrılmayacak İzzet Tanju,
1958-64 arasında Hint edebiyatı yazılırken her gün, erken saatlerden
itibaren beraberdir hocasıyla. Ancak yola çıkış amaçları en başta çok
farklıdır: "Cemil Bey'in Hint'e merakı Bülent Ecevit'ten gelir. Cemil
Bey gözlerini kaybettikten sonra bir dünya edebiyatı tarihi yazmaya
kalktı. Bir ara tanıdıklarından Sabih Şevket, çevirisini yapsın diye
"İnsan Değiştirilebilir mi?" diye bir kitap getirdi. Aslında, ona
kitabı Hasan Âli Yücel tercüme et diye vermiş. Ona zor gelmiş... Cemil
Meriç, tercümeyi yapınca, Hasan Âli Yücel'e haber verdik." Tokatlıyan
Han'da buluşma gerçekleşir. Yücel, bir ismi övmektedir Cemil Meriç'e:
'Sanskritçe biliyor, Tagore tercüme ediyor.' Bahsettiği, Bülent
Ecevit'ten başkası değildir. Ancak Ecevit, kitabı İngilizceden
çevirmiştir ve Sanskritçe bilmemektedir. Konuşmanın sonunda Hasan Âli
Yücel, dayanamaz, Cemil Meriç'e teklifte bulunur: "Sen dünya
edebiyatına eğileceğine, Hint üzerine eğilsene." Yücel, İş Bankası'nın
kültür müşaviri olduğu için, kitabı basacağının sözünü de verir. Bunun
üzerine Meriç, her şeyi yüzüstü bırakıp Hint Edebiyatı'na dalar.

"Ben Hint Edebiyatı'nda baştan sona bulundum. Öyle sayfalar vardı ki,
28 defa makineye kâğıt koyduğumu hatırlıyorum. Çok titizdi,
beğenmediği bir şey olduğunda kâğıdı baştan takardı." diyen İzzet
Tanju, en az Cemil Meriç kadar çok istemektedir, kitabın bitmesini.
"Ancak Hint'i yazmaya devam ederken, bir kusurum oldu. Ona Jurnal'i de
yazdırdım. Bu onun değil, benim fikrimdi." Nurullah Ataç'ın tarzından
etkilenen Tanju, Cemil Meriç'i düşünsel anlamda rahatlatmak ve bunun
sonucunda ortaya çıkacakları yazıya almak konusunda harekete geçirir:
"Başta Jurnal'i yazmak istemedi. Ama Fransa'dan döndükten sonra tekrar
söyledim yazalım diye. 'Beni kimse Türkçe okumaz.' deyip Fransızca
yazmaya başladı; kısa bir süre sonra Türkçeye döndü. Ben, Nurullah
Ataç'tan hareketle adı 'Günce' olsun istedim; o 'Jurnal kalsın.' dedi.
Şiddetli kavga ettik ve Jurnal kaldı."
Dünyada iki kişi tarafından yazılmış, tek kişilik Jurnal'in sadece
Cemil Meriç'e ait olduğunu söylüyor İzzet Tanju. "Duyguları günü
gününe, sıcağı sıcağına yazmak: Jurnal bu işte. Cemil Meriç'in bu
hareketi Türk edebiyatında başarılı olmuştur." sözlerinin ardından
diğer Jurnal denemelerinin başarısızlığından dem vuruyor. Bu rahatlık,
Cemil Meriç'i rahatsız etmiş olmalı ki, Tanju, kitabın basılmayacağı
sözünü vermiş hocasına, beyaz bir yalanla: "Yoksa yazmayacaktı."
________________________________________

74 yaşında geçirdiği felce rağmen ayağa kalkmayı başardı

İzzet Tanju, 19 yaşındaki bir öğrenci için Cemil Meriç kütüphanesinin
içine dalmanın bir şans olduğunu düşünüyor bugün. "O kitaba, bu kitaba
saldırıyordum. Dinlenmek için bile sohbet etmezdik birbirimizle."
derken, hocasıyla arasında bir mesafe olduğunu itiraf ediyor.
Çevresinde onun için "Kendisini Cemil Meriç'e adadı." yorumları
yapılsa da, bunu kabul etmiyor: "Ama bazı amaçlardan uzaklaştırmış
olabilir. Ben asistanlık bağlantılarını kuramadım. Cemil Bey,
kendisine yardımcı olan Ali Özgüven'in, Server Tanilli'nin doktora
tezlerini buldu ve yazdırttı. Berke Vardar'ın doçentlik tezine dolaylı
katkı sağladı. Ben edebiyata ve felsefeye meraklıydım, onun için
akademik kariyer yapamadım."

İzzet Tanju şimdi 75 yaşında. Geçtiğimiz yıl geçirdiği felç nedeniyle
çalıştığı tercüme bürosundan ayrılarak, evinde dinlenmeye çekilmiş.
Cemil Meriç öldükten sonra, arkadaşlarıyla bağının da koptuğunu
söylüyor. Ama en çok telefonunu kaybettiği, "Hayatını Cemil Meriç'e
adayan ben değilim, odur." yorumunu yaptığı Ali Özgüven'e ulaşmak
istiyor. Hastalığı öncesinde başladığı Dostoyevski ve Batı Karşısında
Milli Düşünce adlı iki kitabı, hastalıktan sonra bozulan gözlerine
rağmen bitirmeyi başarmış. O aynı zamanda İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda
bir döneme imza vuran isim. 1976'dan 1980'e kadar görev yaptığı süre
zarfında Şehir Tiyatroları'nda genel müdürlük yapan Tanju, oyuncuları
sigortalı olmaktan çıkarıp Emekli Sandığı'na taşımış. O sıralar tehdit
alsa da, gelen yüksek emekli ikramiyeleri sayesinde çok dua almış.